NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’L-HASAİS (-İ ALİ)

<< 2236 >>

ذكر مناظرة عبد الله بن عباس الحرورية واحتجاجه فيما أنكروه على أمير المؤمنين علي بن أبي طالب رضى الله تعالى عنه

51- Abdullah b. Abbas'ın Harurilerle Tartışması ve Hz. Ali ile ilgili Kabul Etmedikleri Konulara Getirdiği Deliller

 

أخبرنا عمرو بن علي قال حدثنا عبد الرحمن بن مهدي قال حدثنا عكرمة بن عمار قال حدثني أبو زميل قال حدثني عبد الله بن عباس قال لما خرجت الحرورية اعتزلوا في دار وكانوا ستة آلاف فقلت لعلي يا أمير المؤمنين أبرد بالصلاة لعلي أكلم هؤلاء القوم قال إني أخافهم عليك قلت كلا فلبست وترجلت ودخلت عليهم في دار نصف النهار وهم يأكلون فقالوا مرحبا بك يا بن عباس فما جاء بك قلت لهم أتيتكم من عند أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم المهاجرين والأنصار ومن عند بن عم النبي صلى الله عليه وسلم وصهره وعليهم نزل القرآن فهم أعلم بتأويله منكم وليس فيكم منهم أحد لأبلغكم ما يقولون وأبلغهم ما تقولون فانتحى لي نفر منهم قلت هاتوا ما نقمتم على أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم وابن عمه قالوا ثلاث قلت ما هن قال أما إحداهن فإنه حكم الرجال في أمر الله وقال الله إن الحكم إلا لله ما شأن الرجال والحكم قلت هذه واحدة قالوا وأما الثانية فإنه قاتل ولم يسب سباهم ولم يغنم إن كانوا كفارا لقد حل سبيهم ولئن كانوا مؤمنين ما حل سبيهم ولا قتالهم قلت هذه ثنتان فما الثالثة وذكر كلمة معناها قالوا محى نفسه من أمير المؤمنين فإن لم يكن أمير المؤمنين فهو أمير الكافرين قلت هل عندكم شيء غير هذا قالوا حسبنا هذا قلت لهم أرأيتكم إن قرأت عليكم من كتاب الله جل ثناؤه وسنة نبيه صلى الله عليه وسلم ما يرد قولكم أترجعون قالوا نعم قلت أما قولكم حكم الرجال في أمر الله فإني أقرأ عليكم في كتاب الله أن قد صير حكمه إلى الرجال في ثمن ربع درهم فأمر الله تبارك وتعالى أن يحكموا فيه أرأيت قول الله تبارك وتعالى { يا أيها الذين آمنوا لا تقتلوا الصيد وأنتم حرم ومن قتله منكم متعمدا فجزاء مثل ما قتل من النعم يحكم به ذوا عدل منكم } وكان من حكم الله أنه صيره إلى الرجال يحكمون فيه ولو شاء يحكم فيه فجاز من حكم الرجال أنشدكم بالله أحكم الرجال في صلاح ذات البين وحقن دمائهم أفضل أو في أرنب قالوا بلى بل هذا أفضل وفي المرأة وزوجها وإن خفتم شقاق بينهما فابعثوا حكما من أهله وحكما من أهلها فنشدتكم بالله حكم الرجال في صلاح ذات بينهم وحقن دمائهم أفضل من حكمهم في بضع امرأة خرجت من هذه قالوا نعم قلت وأما قولكم قاتل ولم يسب ولم يغنم أفتسبون أمكم عائشة تستحلون منها ما تستحلون من غيرها وهي أمكم فإن قلتم إنا نستحل منها ما نستحل من غيرها فقد كفرتم وإن قلتم ليست بأمنا فقد كفرتم النبي أولى بالمؤمنين من أنفسهم وأزواجه أمهاتهم فأنتم بين ضلالتين فأتوا منها بمخرج أفخرجت من هذه قالوا نعم وأما محي نفسه من أمير المؤمنين فأنا آتيكم بما ترضون أن نبي الله صلى الله عليه وسلم يوم الحديبية صالح المشركين فقال لعلي اكتب يا علي هذا ما صالح عليه محمد رسول الله قالوا لو نعلم أنك رسول الله صلى الله عليه وسلم ما قاتلناك فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم امح يا علي اللهم إنك تعلم أني رسول الله امح يا علي واكتب هذا ما صالح عليه محمد بن عبد الله والله لرسول الله صلى الله عليه وسلم خير من علي وقد محى نفسه ولم يكن محوه نفسه ذلك محاه من النبوة أخرجت من هذه قالوا نعم فرجع منهم ألفان وخرج سائرهم فقتلوا على ضلالتهم قتلهم المهاجرون والأنصار

 

[-: 8522 :-] Abdullah b. Abbas bildiriyor: Sayıları altı yüz olan Haruriler çıktığı zaman bir avluya çekildiler. Hz. Ali'ye: "Ey müminlerin emiri! Namazı geciktir de şu toplulukla bir konuşayım" deyince, Hz. Ali: "Sana zarar vermelerinden korkuyorum" dedi. Ben: "Hayır" deyip giyinerek gün ortasında yemek yerlerken gidip yanlarına girdim. Bana: "Merhame ey Abbas'ın oğlu! Neden geldin" diye sordular. Ben: "Yanınıza, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ashabı olan Muhacir, Ensar ve Hz. Peygamberin amcası oğlu ve damadının yanından geldim. Kur'an onlara nazil oldu. Onlar Kur'an'ın tevilini sizden daha iyi bilirler ve aranızda onlardan kimse yoktur. Size onların söylediğini, onlara da sizlerin söylediğini tebliğ edeceğim" dedim. içlerinden bir gurup bana karşı kibirlenince: "Bana, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ashabı ve amcası oğlundan intikam alma sebebinizi söyleyiniz" dedim. Bana: "Üç sebep var" dediklerinde: "Onlar nedir?" diye sordum. Şöyle dediler: Birisi: Allahın emri konusunda insanların hüküm vermesi. Halbuki yüce Allah: ''...Hüküm ancak Allah'ındır. ... " (En'am Sur. 57) buyurmaktadır. insanlar hangi halka hüküm verirler." Ben: "Bu, birinci sebep" deyince, şöyle devam ettiler: "ikincisi ise, Hz. Ali savaştı ama ne esir, ne de ganimet aldı. Eğer savaştığı kişiler kafir ise onları esir almak helaldir. Eğer Müslümanlarsa onlarla ne savaşmak ne de esir almak helaldir." Ben: "Bu da ikincisi. Peki, üçüncü sebep nedir?" diye sorunca ise şu manada bir şey söylediler: "Kendini müminlerin emiri olarak vasıflandırmadı. Eğer müminlerin emiri değil ise, kafirlerin emiridir demektir." Ben: "Bundan başka diyeceğiniz var mı?" diye sorunca ise: "Bu bizim için yeterlidir" karşılığını verdiler. Bunun üzerine ben: "Eğer Allah'ın Kitabından ve Peygamberinin sünnetinden sizin dediklerinizi reddeden deliller sunarsam, bu iddianızdan vazgeçer misiniz?" diye sorunca: "Evet" cevabını verdiler. Ben şöyle devam ettim: "İnsanların, Allahın emri olan bir konuda hüküm vermesi iddianıza yüce Allah'ın çeyrek dirhemlik bir şeyde hükmü insanlara bırakmasıyla ilgili bir ayet okumama ne dersiniz? Allah bu konuda insanların hüküm vermesini emretmiştir. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

 

"Ey iman edenler! ihramlı iken avı öldürmeyin. Içinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) Kabe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder)." (Maide Sur. 95) Bu Allahın hükmüydü ve bu konuda insanların hükmetmesini istemiştir. Eğer Allah dileseydi insanların hükmetmesini istemez bu hükmü kendisi verirdi. Söyleyin Allah aşkına, kişilerin; onların kanlarını, canlarını korumak ve aralarını bulmak için yaptıkları hakemlikler mi daha üstündür? Yoksa tavşan için yaptıkları hakemlikler mi?" Onlar: "Evet, bu daha üstündür" deyince ben şöyle devam ettim: kadın ve kocası hakkında yüce Allah:

 

"Karı kocanın arasının açılmasından endişelenirseniz, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin ... " (Nisa Sur. 35) buyurmaktadır. Söyleyin Allah aşkına, kişilerin; onların kanlarını, canlarını korumak ve aralarını bulmak için yaptıkları hakemlikler mi daha üstündür? Yoksa bir kadının nikah akdi mi? Bunu meseleyi bitirdik mi?" Onlar: "Evet" deyince ben şöyle dedim: "Hz. Ali'nin savaştığını ama esir edip ganimet almadığını söylemenize gelince; Anneniz Hz. Aişe'yi esir alıp diğer esirler gibi onu kendinize helal kılmak ister miydiniz? Eğer evet derseniz, kafir olursunuz. Şayet onun anneniz olmadığını söylerseniz yine kafir olursunuz. Yüce Allah:

 

"Müminlerin, Peygamberi kendi nefislerinden çok sevmeleri gerekir; onun eşleri onların anneleridir ... " (Ahzab Sur. 6) buyurmaktadır. Siz iki dalalet arasındasınız, bundan çıkış yolu bulunuz. Bu meseleyi de hallettik mi?" onlar: "Evet" cevabını verince, ben şöyle devam ettim:

 

"Hz. Ali'nin kendini müminlerin emiri olarak adlandırmamasına gelince, ben size razı olacağınız deliller getireceğim. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hudeybiye günü müşriklerle sulh anlaşması yapınca Hz. Ali'ye:

 

"Yaz ey Ali! Bu, Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Muhammed'in yaptığı anlaşmadır" deyince müşrikler: "Eğer senin Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) olduğunu kabul etseydik seninle savaşmazdık" dediler. Bunun üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "(Allah'ın Resulü) ibaresini sil ey Ali! Allahım! Sen benim Allah'ın Resulü olduğumu biliyorsun. Ey Ali! Sil ve ''Bu, Muhammed b. Abdullah'ın yaptığı anlaşmadır.'' yaz" buyurdu. Valiahi! Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Ali'den daha hayırlıdır.

 

Buna rağmen Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) lafzını sildi. Bunu silmiş olması kendini peygamberlikten silmiş olması manasına gelmez." Bu meseleyi de hallettik mi?" onlar: "Evet" dediler ve iki bin kişi onlardan ayrıldı. Kalanlar Hz. Ali'ye karşı savaştılar ve dalaletleri sebebiyle Muhacir ve Ensar tarafından öldürüldüler.

 

Diğer tahric: Abdurrezzak (18678); Taberani (10598); Hakim (2/150); Ahmed, Müsned (3187).